Yalan söylemek istemiyorum. Gassal dizisini izlemedim. Daha doğrusu tamamını izlemedim çünkü malum platformda bir üyeliğe sahip değilim. Tanıtım amaçlı ilk bölümün YouTube üzerinde yayınlandığını görünce sadece ilk bölümü izledim. Başroldeki karakterin Gassal olması sebebiyle (Hayatını kaybeden insanların dine uygun defnedilmeleri için gerekli yıkama ve kefenleme işlemlerini yapan meslek sahiplerine Gassal dendiğini diziyle birlikte öğrendiğimi eklemek istiyorum.) diziyi izlemeden bile farklı bir iş ile karşı karşıya olduğumuzu görebiliyoruz. Son zamanlarda televizyonlarda ve diğer platformlarda yayınlanan Türk dizilerinin sıradanlığı ve özgünlükten uzak olmalarını düşününce bu farklılık bile Gassal dizisine şans vermek için yeterli bir sebep olduğunu düşünüyorum. Bu yazımda asıl değinmek istediğim şey dizinin pazarlama stratejisi.
Sabah kalktınız işe, okula ya da bir başka yere gidiyorsunuz ve bir bakıyorsunuz ki dev panolarda büyük harflerle “ ÖLÜNCE BENİ KİM YIKAYACAK?” yazıyor. İlginç değil mi? Daha önce karşılaşmadığımız tuhaf bir reklam olduğu kesin. Bir de yakın zamanda bir yakınınızı kaybettiyseniz duygusal olarak sizi bir hayli etkileyecek bir reklam. İşte Gassal dizisi böyle bir pazarlama yolunu tercih etti. Daha önce duymuş olabilirsiniz, reklamın iyisi kötüsü yoktur derler. Peki gerçekten öyle mi? Reklamın iyisi kötüsü olmaz mı?

Reklamlarla ilk karşılaştığımda bir hayli ilgimi çektiğini söyleyebilirim. Sonuçta bir reklamın sahip olması gereken her kriteri sağladığını söyleyebiliriz. Dikkat çekiyor, akılda kalıyor ve içeriği yansıtıyor. Daha ne olsun değil mi? Yinede bu reklamlar insanları ikiye bölmüş gibi gözüküyor. Bir kesim reklamların yaratıcı olduğunu diğer kesim ise bu reklamların insanların duygu durumlarını kötü etkilediğini söylüyor. Hoş, Emrah Sefa Gürkan’ında dediği gibi milletimiz fırsatını bulduğu anda ikiye ayrılır ama yinede iki tarafa da hak vermemek elde değil. Ben pazarlama çalışmalarını oldukça başarılı bulan kesme daha yakınım. Sonuçta bir Gassal’ın hikayesini anlatan dizinin reklam çalışmalarının da en az dizinin konusu kadar ilgi çekici olması gerekiyor.
Çalışmayla ilgili değinmek istediğim bir nokta şu: Bu kadar büyük çapta ve etkili bir pazarlama çalışmasının yapıldığı dizinin de içeriğinin bu denli bir çabayı karşılayacak doygunlukta olması gerektiğini düşünüyorum. Pazarlama çalışmasının etkili ve büyük olması insanlarda diziyle ilgili beklentiyi çok yükseltebilir, dizinin belli bir standartın üstünde olması bile yaratılan bu beklentiyi karşılamayabilir.
Bir diğer nokta ise kampanyanın sıklığı. İnsanlar ilgi çekici bir çalışmayla karşılaştıklarında başlarda olumlu fikirler edinebilirler ama dışarıdaki reklam panolarında, otobüslerdeki tutunduğumuz şeylerde( ismini bilmiyorum), sosyal medyada, televizyonlarda her yerde bu reklam ile karşılaştıklarında “ ee yeter artık” feveranları ile tepkiler doğmaya başlayabilir. Çoğu insan sırf bu yoğun dayatma yüzünden diziye karşı bir nefret bile besleyebilir. Yapılan yorumlara göz gezdirdiğimde bu durumun Gassal dizisi içinde geçerli olduğunu gördüm.
Pazarlama dünyasında pek bir bilgimin olmaması sebebiyle diziyle ilgili bu konudaki farklı görüşleri kontrol etmeye çalıştım. Konuyla ilgili hazırlanan bir reels videosunda bu çalışmanın etkili bir gerilla pazarlama olduğuna dair bir ifade ile karşılaştım. Peki gerilla pazarlama ne olaki? Hemen ChatGPT’ye sormayı akıl ettim ve aldığım cevabı hemen aşağıda paylaşmak istiyorum sizinle.

Sonuç olarak yıkanmak güzeldir diyebiliriz. Dizide ve yapılan pazarlama çalışmasında emeği geçen herkesi tebrik ederim. Ülkede bu tarz yaratıcı çalışmaların devamının gelmesini umuyorum. En azından ölünce bizi kimin yıkayacağını düşünmemizi sağlamasalar daha iyi olur gibi ama neyse…