Hikaye Anlatıcısı Olarak Milyonlara Ulaşın! Bunun fazla iddialı bir cümle olduğunun farkındayım. Sosyal medyada içerik üretiyor ve içeriğinizin daha iyi performans göstermesini istiyorsanız, daha iyi hikâyeler anlatmayı öğrenmeniz gerekiyor. Bu yazımda, içeriklerinizi çok büyük oranda geliştirecek ve daha büyük kitlelere ulaşmanızı sağlayacak 6 hikâye anlatıcılığı tekniği açıklayacağım. Bu içeriğimi özümsediğiniz takdirde, video metni yazma ve video oluşturma tarzınız hakkında kesinlikle farklı düşüneceğinizi garanti ediyorum.
Bu arada, ben Onur. Yıllardır işletmelere Sosyal Medya platformlarında içerik üretmeleri konusunda yardımcı oluyorum. Edindiğim tecrübe ve bilgileri bloğumdan geniş kitlelere ulaştırmaya çalışıyorum. Sizinde bir işletmeniz varsa ve bu konuda yardıma ihtiyacınız varsa onurcanaltay00@gmail.com mail adresine mail atabilirsiniz. Herneyse, haydi başlayalım.
Hikaye anlatıcısı dans etmeli
Tüm harika hikâyeler, bağlam ve çatışma arasında bir dans gibidir. Biraz bağlam verirsiniz—karakter bir görevde, bir şeyler yapıyor—ve sonra “Ah, hayır!” bir çatışma ortaya çıkar. Biraz daha bağlam verirsiniz—karakter ilk çatışmayı çözer ve yoluna devam eder—ama sonra “Ah, hayır!” başka bir çatışma gelir. İşte bu dans, izleyiciyi bağlı tutmanın yoludur. Bir uzun metrajlı filmde de olabilir, bir kısa videoda da. Dans her zaman oradadır.
Peki bu neden işe yarıyor? Çatışmalar beyinde açık döngüler yaratır ve ardından bağlam bu döngüleri kapatmaya yardımcı olur. Bu dans fikrini nasıl taktiksel olarak uygulayabileceğiniz konusunda şimdiye kadar gördüğüm en iyi açıklama South Park‘ın yaratıcıları olan Matt Stone ve Trey Parker’dan geldi.NYU’da bir konuşma yaparken söylediklerini izleyin:
Videonun 0.47 saniyesinden itibaren Türkçe çevirisi şu şekilde:
“Biz gerçekten basit bir kuralı keşfettik—belki siz zaten duymuşsunuzdur, ama bizim öğrenmemiz uzun zaman aldı. Hikâyenizin ana noktalarını alırsanız ve bu noktalar arasında ‘ve sonra’ kelimesi kullanılıyorsa, hikâyeniz sıkıcı olur. Bunun yerine her noktayı ‘bu yüzden’ veya ‘ama’ ile bağlamalısınız. Yani şu şekilde olmalı: Bu olur, bu yüzden şu olur, ama bu olunca şu olur. Senaryonuzu yazarken bazen kelimeleri tek tek yazıp bakıyoruz: ‘Bu oldu ama sonra bu oldu, bu yüzden şu oldu.’ İşte bu yüzden izlediğinizde olayların birbirini takip ettiğini hissediyorsunuz.”
Taktiksel olarak, bu yöntemi uygulamak için senaryonuzda sürekli olarak “ama” ve “bu yüzden” ifadelerini kullanmalısınız. Bu, açık çatışma döngüleri oluşturur. Eğer “ve sonra” kullanıyorsanız, sadece detayları üst üste koyuyormuşsunuz gibi olur ve izleyici ilgisini kaybeder. Şimdi bu konuyu başarılı şekilde uygulayan bir içerik üreticisinin videosuna göz atalım. Videonun ilk 30 saniyede dört farklı “ama sonra” çatışma döngüsü var. Videoyu Instagram üzerinden bu bağlantıya tıklayarak izleyebilirsiniz. Video Instagramda 5.7 milyon izlenme almış. Videonun Türkçe metni şu şekilde:
“Stanley kupalarıyla ilgili çılgın bir şey oluyor. Daha önce hiç Stanley kupası gördünüz mü? Stanley kupaları… 6,7 milyar izlenme aldı! Bu 40 oz Stanley Quencher, içecek dünyasının Louis Vuitton’u haline geldi. Yeni sürümler saniyeler içinde tükeniyor, insanlar eBay’de yüzlerce dolara satıyor. Stanley, yalnızca bu ürün sayesinde gelirini dört yılda 10 kat artırdı.
Ama asıl soru şu: Bunu nasıl başardılar? Stanley kupaları, nasıl bir inşaat işçisinin termosundan rüya gibi bir yılbaşı hediyesine dönüştü? 2019’da Stanley aslında bu kupayı üretimden kaldırmak üzereydi.
Ama bir grup anne blog yazarı, The Buy Guide, bunun büyük bir hata olduğunu biliyordu. Bu yüzden Stanley ile özel bir anlaşma yaparak 5000 kupayı toptan sipariş ettiler—ama bir farkla: Stanley, kupaları pastel renklerde üretmek zorundaydı. Bu 5000 kupa beş gün içinde tükendi ve bu, şirketin tasarım felsefesini tamamen değiştirdi.
Ama daha da iyisi var… Birkaç ay önce Stanley, ‘yanan araba anı’nı yaşadı…”
Gördüğünüz gibi, içerik üreticisi sürekli olarak hikâyeyi ileri taşımak için ters köşeler yaratmış. Sizlerde bir dahaki sefere bir içerik metninizi oluştururken, bu “ama sonra” çerçevesini kullanın. Bu, videonuzu kesinlikle bir üst seviyeye taşıyacaktır.
Hikaye anlatıcısı “ritimle” dans etmeli
Bunun gerçekten önemli olduğunu düşünüyorum. Çünkü tempo ve ritim, beynin hoşuna gider. Hazırladığınız içeriklerde doğal bir iniş çıkış olması gerekiyor. Rap ile ilgileniyorsanız ya da müzik ile bir bağlantınız olduysa, bu ritim anlayışı içinizde doğal olarak bulunuyor olabilir. Böyle bir yetkinliğiniz yoksa da bunu herkesin geliştirebilmesi için taktiksel bir yöntemim var.
Efsanevi yazar Gary Provost’un şu metnine bakın:
“Bu cümlede beş kelime var. Beş kelimeden oluşan başka cümle.
Beş kelimelik cümleler çok iyidir.
Ama birkaç tane arka arkaya geldiğinde sıkıcı hale gelir.
Kulak çeşitlilik ister.
Şimdi dinleyin.
Cümle uzunluğunu değiştiriyorum ve müzik yaratıyorum.
Müzik. Yazı şarkı söylüyor.
Hoş bir ritmi var.
Kısa cümleler kullanıyorum.
Orta uzunlukta cümleler kullanıyorum.
Ve bazen, okuyucunun dinlendiğinden emin olduğumda, onu uzun ve enerjik bir cümleyle meşgul ediyorum.
…”“This sentence has five words. Here are five more words. Five-word sentences are fine. But several together become monotonous. The ear demands some variety. Now listen. I vary the sentence length, and I create music. Music. The writing sings. It has a pleasant rhythm, a lilt, a harmony. I use short sentences. And I use sentences of medium length. And sometimes, when I am certain the reader is rested, I will engage him with a sentence of considerable length, a sentence that burns with energy and builds with all the impetus of a crescendo, the roll of the drums, the crash of the cymbal’s sounds that say”
Fark ettiniz mi? Aynı uzunluktaki cümleler yan yana gelince monoton bir ritim oluşturuyor ve bu izleyiciyi sıkıyor. Oysa farklı uzunluklarda cümleler kullanarak ritmi değiştirince daha akıcı hale geliyor. İçerik metnini yazarken, her cümleyi ayrı bir satıra yazıyorum. Eğer içerik metninizi yazarken cümlelerin aynı hizada bittiğini görüyorsanız, yeterince çeşitlilik katmamışsınız demektir.
Metninizin tonunu belirleyin
En başarılı içerik üreticileri, en samimi konuşma tarzına sahip olanlardır. Sanki yanınızdalarmış gibi hissettirirler. Barış Özcan bunu doğal olarak çok iyi yapıyor. Danla Biliç’de öyle. Onları izlediğinizde, sizinle doğrudan konuşuyorlarmış gibi hissediyorsunuz. Steve Jobs da bu konuda ustaydı. 2008’de ilk iPhone lansmanında yaptığı konuşmayı izleyin, konuşma tarzı tamamen sohbet havasında. Bunu geliştirmek için en iyi taktik, videolarınızı tek bir yakın arkadaşınıza konuşuyormuş gibi yazmak ve çekmektir. Gerekirse kameranın altına arkadaşınızın bir fotoğrafını yapıştırın ve ona bakarak konuşun.
Kısaca şu hatırlatmayı yapmak istiyorum. Eğer sosyal medyada içerik üretiyorsanız ya da böyle bir planınız varsa sizler için detaylı şekilde bu alanda kullanabileceğiniz 18 psikolojik taktik paylaştığım “Sosyal Medyada izlenme arttırma taktikleri!” adlı yazıma göz gezdirebilirsiniz. Şimdi kaldığımız yerden devam edebiliriz.
İçeriğinizin yönü
Bu biraz sezgiye aykırı görünebilir ama bir hikâye yazarken başlamanız gereken en iyi yer sondur. Önce sonun nasıl olacağını belirleyin ve oradan geriye doğru çalışın. Kendi hazırladığım içeriklerin son satırına “son dokunuş” diyorum çünkü onun o kadar akılda kalıcı olmasını istiyorum ki, sadece o satırı duyan biri bile bunu bir arkadaşına paylaşmak istesin. Özellikle shorts videolarda, videolar tekrar oynatılacak şekilde tasarlanır, yani son satır aslında ilk satıra bir giriş görevi görür.
Bunu bir yolculuğa benzetiyorum. Gideceğiniz yeri önceden belirlediğinizde, hangi yoldan gideceğinize, nerede mola vereceğinize, hangi manzaraları göreceğinize daha bilinçli karar verebilirsiniz. Eğer varış noktanızı bilmezseniz, yolculuğunuz rastgele ilerler ve hedefinize ulaşmanız zorlaşır. Video yazımında da aynısı geçerli: Videonun son bir iki satırı, döngüyü tamamlayan en kritik noktalardır.
Senaryonuzu yazarken şunu düşünün: İzleyiciyi nereye götürmek istiyorsunuz? Onlara ne bırakmak istiyorsunuz? Duyacakları son şey ne olmalı? Sonra, buradan geriye doğru çalışarak hikâyenizi kurabilirsiniz. Bunu gerçekten çok iyi yapan biri Christopher Nolan. Tenet, Inception, Interstellar gibi filmleri düşünün. Bunlar son derece karmaşık olay örgülerine sahip filmler ama bunları yazarken, en başta sona nasıl ulaşacağını belirlemek zorundaydı.
Belki siz uzun metrajlı filmler çekmiyorsunuz ama bu aynı mantık her tür içerikte uygulanabilir. Genellikle içerik metnimi yazarken ilk ve son satırı yazarım, ortasını boş bırakırım ve sonra aradaki boşlukları doldururum. Bu, size de iyi bir taktik olabilir.
Hikaye Mercekleri
Bu, sosyal medya için benzersiz içerikler üretmek adına geliştirilen bir konsepttir. Bugünün dünyasında, sadece ilginç bir konu bulmak yetmez. Eğer çok niş bir alanda değilseniz, muhtemelen sizin ele almak istediğiniz konuyu anlatan onlarca insan vardır. Peki nasıl farklı olabilirsiniz?
Hikâye merceği, bir hikâyeye getirdiğiniz kendinize özgü bakış açısıdır. Bunu şöyle düşünün: Bir ışık demeti hayal edin. Çıplak gözle herkes aynı beyaz ışığı görür. Ama ışığın önüne bir mercek veya prizma koyduğunuzda, insanlar ışığı farklı renklerde ve açılarda görmeye başlarlar. İşte o mercek, sizin hikâyeyi anlatış tarzınızdır—yani sizin özgün bakış açınız.
Bunu bir örnekle açıklayalım. Taylor Swift Super Bowl’a gittiğinde, en yaygın bakış açıları şunlar olabilirdi:
- “Taylor ne giydi?”
- “Ne zaman geldi, kiminle geldi?”
- “Hangi şarkısıyla kutlama yaptı?”
Pek çok kişi tam da bu açılardan aynı hikâyeyi ele aldı. Ama daha az yaygın bir bakış açısı şu olabilirdi:
- “Taylor Swift’in Super Bowl’a katılmasının olası etkileri üzerine bir tahminde bulunmak.”
Bunu yapan insan sayısı daha az olurdu. Ama çok daha az kişinin ele alacağı bir açı şuydu:
- “Taylor Swift’in Super Bowl’a katılmasının NFL üzerindeki ekonomik etkisi”
İşte bir içerik üreticisi bu açıyı seçti. Tam olarak bu konuyu işleyen bir video yaptı ve milyonlarca izlenme aldı. Çünkü farklıydı. hikayesini anlatırken seçtiği mercek, insanların daha önce görmediği bir şeydi. İçeriği Instagram üzerinden incelemek isterseniz bu bağlantıya tıklayabilirsiniz. Kendi içeriklerinizi oluştururken hikâye merceğinizi belirleyin. Konunuzun genel merceğini seçmek kolaydır ama asıl önemli olan, sizi farklı kılacak olan bakış açısını bulmaktır.
Kanca ( Hook )
Bu konuyu sona bıraktım çünkü herkes her zaman önce kancadan bahsediyor. Ve evet, mantıklı—çünkü gerçekten çok önemli. Eğer insanlar kancada ilgisini kaybederse, geri kalan her şeyin bir önemi kalmaz.
Kancalarınızı güçlendirmek için iki taktik vereceğim:
- İlk cümleniz, mümkün olduğunca vurucu ve konunun özüne inen bir şey olmalıdır.
Eğer video bahçecilik teknikleri ile ilgiliyse, kanca şu türden olmalıdır:- “Bunlar X için en iyi bahçecilik teknikleri.”
“Şu üç bahçecilik tekniğine mutlaka göz atmalısınız.”
“Bahçecilikte yapılan şu büyük hatayı düzeltebilirsiniz.”
- “Bunlar X için en iyi bahçecilik teknikleri.”
Ama şöyle başlayan bir kanca hatalı olurdu:
“Bunu gördüğünüzde inanamayacaksınız!”
“Şimdi biraz bahçecilik hakkında konuşalım.”
Bunun nedeni, izleyicinin ilk saniyede tam olarak neden bu videoyu izlediğini bilmesi gerektiğidir. Eğer izleyici hemen ilgisini çekmezseniz, kaybedersiniz.
- Görsel kancalar, sadece sesli kancalardan 10 kat daha etkilidir.
Bu ne anlama geliyor? Ekranda sadece sizin konuşan ağzınızı görmek yerine, ilk saniyelerde doğrudan konuya dair bir görsel sunmalısınız.
Çünkü insanların gözleri, kulaklarından daha hızlı algılar. Gördükleri şey, duyduklarından çok daha önce dikkatlerini çeker. Bu yüzden konuşmalarınızı ekranla desteklemelisiniz. Ben de bunu test etmeye başladım ve görsel kanca kullanmanın izleyiciyi tutmada çok büyük bir fark yarattığını gördüm.
Özetle:
• İlk cümleniz doğrudan konuya girmeli.
• Sesinizle anlatırken mutlaka görsellerle destekleyin.
Hikaye anlatıcısı ve sonuç
evet, benim söyleyeceklerim bu kadar. Bir hikayeyi en iyi şekilde anlatmaya başlayınca hayatta bunun bizlere ne gibi avantajlar getireceğini göreceğimizi düşünüyorum. Hikaye anlatıcılığı denince benim aklıma direkt Barış Özcan gelir. Eğer bu alan hakkında daha çok bilgiye ihtiyacınız varsa kendisinin videolarını incelemenizi tavsiye ederim. Ayrıca bu içeriği hazırlarken @kallawaymarketing adlı YouTube içerik üreticisinin videosunu kaynak edindim. Kendisini ve hazırladığı videoları şiddetle öneririm. Bu içeriğin hedefinize giden yolda az da olsa işinize yarayacağını umuyorum. Sağlıcakla O7